Plastik hammaddeler, imalat sektörlerinde büyük öneme sahip olmasının yanı sıra, Türkiye’nin bu alanda büyük ölçüde dışa bağımlı olması nedeniyle tedarik sürecinde çeşitli zorluklarla karşılaşılmaktadır. Özellikle tedarikçi bağlılığının güçlü olduğu alanlarda, ürün tedariğinde uzun süren gecikmeler ve üretim duruşlarına varan sorunlar gözlemlenmiştir.
Üyelerden gelen geri bildirimler neticesinde, ORDER Ortak Satın Alma Platformu, MESS üyesi firmaların plastik hammadde alımlarını ortaklaştırarak bu zorlukları aşma fırsatı sunuyor. Bu yazıda, bu fırsatın firmalara nasıl bir maliyet avantajı ve operasyonel kolaylık sağlayabileceği anlatılmaktadır.
Tedarik Zincirindeki Zorluklar ve Yüksek Maliyetler
Plastik hammaddelerin büyük çoğunluğu ithalat yoluyla Türkiye’ye gelmektedir ve döviz kurlarındaki dalgalanmalar, navlun maliyetlerindeki artış ve tedarik zincirinde yaşanan küresel krizler, bu süreci daha maliyetli hale getirmektedir. Örneğin, pandemi sonrası dönemde global navlun fiyatlarında %300’e varan artışlar yaşanmış, bu da ithalat yoluyla sağlanan hammaddelerde maliyetleri ciddi şekilde artırmıştır. Döviz kurunun sabit olmaması ve lojistik krizler, plastik sektörünü zorlayan başlıca etkenler arasında yer almaktadır.
Orta Doğu’da sürmekte olan gerilim ve çatışmalar, bu bölgeden tedariğı sağlanan ürün gruplarında durumu daha da riskli hale getirmektedir.
Firmaların tek başlarına bu zorluklarla başa çıkması maliyetli olabilir, ancak plastik hammadde alımlarını ortaklaştırarak süreç ve tedarikçi odağında avantaj sağlamak mümkündür. Birleşik alımlarla oluşacak fiyat düşüşlerinin sektöre kazandıracağı avantajları inceleyelim.
Ortak Alımların Maliyet Avantajları
1. Maliyet Avantajı:
Yapılan araştırmalar, toplu alım stratejileri uygulayan firmaların %5 ila %15 arasında maliyet avantajı sağladığını göstermektedir. Plastik hammadde gibi dövize bağlı ürünlerde ise bu oran daha yüksek olabilir. Ortak alım yoluyla firmaların sadece hammadde maliyetlerinden önemli ölçüde tasarruf edeceği görülmektedir. Ayrıca, navlun ve lojistik maliyetlerinde de %5-%7 arasında bir düşüş sağlanması olasıdır. Navlun fiyatlarındaki toplu taşıma avantajları, lojistik maliyetlerin azaltılmasına da katkı sağlayacaktır.
2. Döviz Kuru Avantajı
Plastik hammadde alımları genellikle döviz üzerinden yapılmaktadır ve kur dalgalanmaları nedeniyle firmalar öngörülemeyen maliyet artışlarıyla karşılaşmaktadır. Toplu alım, tedarikçilerin daha uzun vadeli sabit fiyat anlaşmaları sunmasına olanak tanır. Bu sayede, döviz kurlarındaki dalgalanmalardan kaynaklanan belirsizliklerin önüne geçilebilir ve maliyetler sabitlenebilir.
Operasyonel Kolaylıklar ve Diğer Avantajlar
Tedarik Sürecinde Güçlü Konum:
Yüksek miktarlı toplu alımlar, tedarikçilerle yapılan pazarlıklarda firmaların güçlü bir konuma geçmesini sağlar. Örneğin, bir firmanın yıllık 100 ton plastik hammadde alımı yapması yerine, 10 firmanın toplamda 1000 ton alım yapması, tedarikçilerin bu firmalara daha cazip teklifler sunmasına yol açar. Bu süreçte, lojistik operasyonlar ve tedarik süreleri de daha esnek hale gelebilir.
Ortak Lojistik Avantajları:
Ortak alımların bir diğer avantajı da lojistik operasyonların daha verimli hale getirilmesidir. Tek bir firmanın konteyner taşımacılığı ile yüksek maliyetler ödemesi yerine, toplu taşımalarla maliyetlerin %5-%7 oranında azalması mümkündür.
Türkiye’nin Plastik Hammadde Bağımlılığı ve Stratejik Fırsatlar
Plastik hammadde ithalatında dışa bağımlılığın yüksek olması, Türkiye'deki sanayi firmalarını küresel piyasalardaki dalgalanmalara karşı savunmasız hale getirmektedir. Türkiye’nin yıllık plastik hammadde ithalatı 5 milyon tonun üzerindedir ve bunun maliyeti yaklaşık 10 milyar USD seviyesindedir. Bu hacim düşünüldüğünde, firmaların toplu alımlar ile sağlayacağı %10’luk bir tasarruf, sadece bir yılda 1 milyar USD'nin üzerinde bir maliyet avantajı yaratabilir.
Ortak hareket ederek plastik hammadde alımlarını ORDER platformu üzerinden yürütmek, firmalar için hem maliyet avantajı hem de operasyonel kolaylıklar sunmaktadır. Yüksek miktarlı toplu alımlarla firmalar, tedarik zincirinde daha güçlü bir pozisyona sahip olacak ve döviz kuru gibi risklere karşı kendilerini daha iyi koruyabileceklerdir. Bu stratejik adım, firmaların rekabet güçlerini artırmanın yanı sıra tedarik süreçlerindeki belirsizlikleri en aza indirmelerine yardımcı olacaktır.